Diktatör romanı
From Wikipedia, the free encyclopedia
Diktatör romanı (İspanyolca: novela del dictador), Latin Amerika toplumunda diktatörün rolüne meydan okuyan Latin Amerika edebiyatının bir türüdür. Caudillismo teması, iktidar, diktatörlük ve yazım arasındaki ilişkileri inceleyerek ele alınmaktadır. Üstelik bir diktatör romanı genellikle Latin Amerika toplumunda yazarın rolü için bir alegoridir. Çoğunlukla 1960'lar ve 1970'lerin Latin Amerika Boom'uyla ilişkili olmasına rağmen diktatör romanı türü, Domingo Faustino Sarmiento tarafından yazılan on dokuzuncu yüzyıl romanı Facundo (1845) ile kök salmıştır. Juan Manuel de Rosas'ın Arjantin'deki diktatör rejiminin dolaylı bir eleştirisi olan Facundo, diktatör romanı türünün öncüsüdür ve sonraki tüm diktatör romanları onu dikkate almıştır. Sarmiento tarafından yaratılan türün amacı belirli diktatörlerin kurallarını analiz etmek ya da tarihsel doğruluğu vurgulamak değil, genel olarak otorite figürleri ve otoritenin soyut niteliğini incelemektir.[1]
Bir eserin diktatör romanı olarak değerlendirilmesi için hikâyenin tarihten gelen güçlü siyasi temaları olmalı, diktatörün -caudillo'nun- sahip olduğu gücü eleştirel bir şekilde incelemeli ve otoriterciliğin doğası üzerine bazı genel düşünceleri ele almalıdır. Bazı diktatör romanları her ne kadar tarihî bir diktatöre odaklansa da (kurguda geçmesine rağmen) tarih kitabında olduğu gibi ekonominin, siyasetin ve yönetimin rejimini analiz etmez. Diktatör romanları arasında Augusto Roa Bastos tarafından Paraguay'lı Dr. Francia hakkında yazılmış olan Yo el Supremo (Ben, Yüce; 1974) ve Mario Vargas Llosa tarafından Dominik'li Rafael Trujillo hakkından yazılmış olan La fiesta del Chivo (Chivo partisi; 2000) yer almaktadır. Alternatif olarak romancı aynı olayın sonu için kurgusal bir diktatör yaratabilir. Tarihi diktatörlerin birleşimiyle karma bir diktatör, Alejo Carpentier'in El recurso del método (1974) romanında yer aldı. Romancıların birçoğunun geleneksel, doğrusal hikâye anlatma tekniklerini reddetmesi ve okur, anlatıcı, olay örgüsü, karakterler ve öykü arasındaki ayrımları bulanıklaştıran anlatı stillerinin gelişmesiyle diktatör romanı türü, Latin Amerika edebiyat geleneğinin gelişmesinde çok etkili olmuştur. Liderlik yetkisini inceleyen romancılar, kendi toplumsal rollerini -diktatör romanlarında caudillo rejimine meydan okumalarında olduğu gibi- babacan akıl verici olarak değerlendirmişlerdir.